Önce evler sallandı. Sonra canlar yandı, gidenin acısı kaldı geride kalana. Taş üstünde taş kalmadı. Sadece bir okulda soldu yüzlerce çiçek. Sonra süslendi ebedi yattıkları yer. Oyuncaklar enkazların arasında yürek burmak için yatıyordu. Evet; Pakistandı burası... Vefalı millet. Böylesi bir acı bağrında yanarken kardeş ülkenin CANSUYU ORDAYDI?
Bir yer daha var aslında şöyle sol yanımızda. Açlıktan insanların ölebileceğini öğrendiğimiz? Teni kara, bahtı kara insanlar. Yiyecek ve su bulmak için her gün ellerini duaya açanların olduğu bir coğrafya. Burası Afrika? Bir damla yağmur düşmüyordu bu topraklara. Ama CANSUYU ORDAYDI?
Her gün bir şehit yükseliyordu arşa. Her gün bir çocuk yetim, bir anne acılı, bir baba mahzun kalıyordu. Zalimin zulmü karşısında sadece imanlarını biliyorlardı o insanlar. Sığınıp rahmana alıyorlardı ellerine taşları. İsabet ?Ya Rabbi? diyerek fırlatıyorlardı zalime. Filistin´de bomba sesleri hiç susmuyordu. Tüm dünya kendi sessizliğine bürünmüştü. Ama CANSUYU ORDAYDI?
Ecdattan bize yadigâr ne kadar toprak parçası varsa oralarda tozlanmalıydı bu ayaklar. Balkanlardan kafkasyaya, uzakdoğuya. Ecdadı bekler gibi yolumuzu gözleyenler vardı zira. İşte bakın bosnaya, çeçenyaya. Hepsi açmış bağırlarını bekliyordu. Ve CANSUYU ORDAYDI?
Bir anne her seher vakti gözyaşlarını karıştırıyordu şafağa. Kimse bilmiyordu. Çocuklarının her sorusunda binlerce kez ölüyordu. Onların haline bakıp ta üzülmemek ne mümkün. Bir baba olsaydı başlarında diye başlayan cümlelerinin hiç sonu gelmiyordu. Her gün yeni bir gün ve yeni bir umut demekti. Sabrını dizdi ömür ipine. Ve tamda umudunu yitirecekti ki! Çevirdi başını ve baktı. CANSUYU ORDAYDI?
Bir baba her akşam eve geldiğine bir heyecanla ellerine bakıp sonra boynunu büken çocuklarının halinden uyuyamıyordu. Bir derman ?Ya Rab? diye semaya salıyordu dualarını yaşlı gözlerle. Geceleri daha karanlık geliyordu ona. Sonra bir gün sabah oldu. Ve onun dünyasına da doğdu güneş. Çünkü CANSUYU ORDAYDI?
Bir çocuk vardı yine bilmediğimiz bir yerde. Kardeşinin derdini kendi derdi sayan. Yaşıtlarında olup ta kendinde olmayanlar için sebep arayan fakat bulamayan. Masum gözyaşlarıyla her akşam melekleri de ağlatan. Her günü aynı her günü anlamsız bir keder. Kaderi kefle yazılmış misali. Sonra bir gün oldu. Bir öncekine benzeyen. Ama bu sefer bambaşka bir gün. Sabah uyandı çocuk. Ekmek çayla kahvaltısını yaptı çocuk. Her gün olduğu gibi eski ayakkabılarını umursamadan okula gitti çocuk. Sonra evine geri döndü oyalanmadan. Önce ne olduğunu anlamadı. Sonra çevirdi başını ve baktı. CANSUYU ORDAYDI?
Sonra bir yer daha vardı yine uzak sandığımız. Günlerinin birbirinden farkı olmayan. Çok zaman dertlerini anlatamayan insanlar. Dertlerini katık yapan insanlar. Bilmiyorlar ki bir gün uyanacaklar ve hiç tanımadığı insanlar büyük arabalarla gelmiş olacak. Derdini anlatmasına gerek kalmadan derman ayağına gelecek. Çocuklar sevinecek. Anneler akşam yemeğine bir çeşit fazla katacak. Bizim sofralarımıza benzeyecek hiç olmazsa. Yaşlılar duaya açacak ellerini. Tanımadığı bu insanlar için dua edecek. İşte bugün tam da bunu bilecekleri gündü. Çünkü CANSUYU ORDAYDI?
Bugün CANSUYU dünyanın dört bir yanında kendini bekleyenlere doğru yol almaya devam ediyor. Coğrafyasına keder düşmüş nice yer varsa bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da CANSUYU ORADA...
Peki sen nerdesin?